Kalanların da Yaşadığı Söylenemez

Ölenlerle ölmeyen, kalanların da yaşamadığı tarafım…
    Çaresizlik mevzisine mıhlanmış gibiyim. Uyuyorum, uyanıyorum arada kalan zamanın adı “ölüm”, "şehadet" ve “soykırım” oluyor. Birkaç çeşit ölümler tanıdım. Şehadet parmağıyla konuşan, geride kalan suskunluklara şahit olan ölümler. Kalan göçenlere ağlıyor, göçen kalanlara.

    Katledenlerin damağına şerbet çalanları, “insan” olarak değerlendirmiyorum. Vicdanını çıkar uğruna hapsetmiş, görmezden gelmeyi âdet edinmiş ne anlar candan, çocuktan ve kandan. Onlar bir çiçeğin kıymetini bilebilir mi? Maviyi ve beyazı kana boyamış millet sanır ki mavi ve beyaz kolay kirlenir. Gökyüzü bütün acılara rağmen kuşlarındır, zulmü göre göre rahmet taşıyan bulutlardır.

    Gözlerim kanlı ayakkabılar görüyor parklarda, ağlayan çocukların gözyaşlarında sökülüyor kalbim. İnsanlığım tartıya çıkıyor olup bitenler karşısında. Sonuç olarak sıfatı insanın kendisi temin edemez. Bu sebeple sorguluyorum için için. Samimi bir gözyaşına bağlı bir sorgulama değil bu. Yaşadığım evin çalındığını düşünüyorum. Ellerimle diktiğim çiçeğin, düşmanım tarafından koklandığını. Her gün cama gelip yemek isteyen Boncuk'un atılan bombalarla taş, moloz altında kaldığını ve yardım istediğini varsayıyorum, çıkar çıkmaz can havliyle bütün insanları suçladığını… Bütün eklemlerimde hissediyorum balta gören ormanın yankısını. Herkes kaçacak bir yer arıyor, savunmayı bilenler ölümü bağrına basıyor. 

    Savunucuların, suskunluklarıyla yapay bir sevgi pazarlamalarını hafızama bir bir kazıyorum. Çağa, zamana ve dünyaya suç bulmuyorum. Bu yaşadıklarımızın hepsinde payımız olduğunu biliyorum. Hepimiz insan sıfatının vazifesini yerine getirseydik, böyle bir acıyla baş başa kalabilir miydik? Zalimin zulmü geniş sinelere çekilmese, mazlum kalır mıydı dünyada? Miracın dünya penceresinde sarı benizli kubbe solar mıydı? Ekmek minicik bir elde yarım kalır mıydı?

    Acıyı içine sindirmiş bir adamın cümleleri bunlar. Zaten insan olmaya gayret edenler delidir yahut romantik. Düşünenler hep ötedir, ötelidir ve dile getirenler felaket tellalı.

    Ben bir tarafım ezelden ebede… Hakikat dedikçe hor görülen, burun kıvrılan ve şehadet şerbeti içen tarafım. Sloganlardan beri, sessizliğe bürünen insanlığıyla; iflas etmişlerden ileri tarafım. Ölenlerle ölmeyen, kalanların da yaşamadığı tarafım…


Yorumlar