Diri Kabri Olsa da Gitsem

    Yetişmeyi arzu etmek yoruyor. Ancak geleceğe değil geçmişe. Zaman zaman geçmişe dönüp gitmek istiyorum. Ömrümden beyhude geçen zamanları söküp götürmeyi diliyorum terziye. Bazı kesitleri de parasız pulsuz satmalı hurdacıya. Kendi ömrünün israfını satmak isteyen birinden boş zamanları kim almak ister orası da ayrı muamma.

    Betonlara düşen dut gibi görünmeyen ve tadı bilinmeyen taşıdıkça içte ağırlaşan anlamını bulamadığım duygular biliyorum. Durup dururken gitmek elbisesi giyiyor. Papatya ve kekik bitmiş tozlu topraklı yollarda kaybolmayı istiyor. Ancak istemek tozlu rafta kalmıştır bu dünyada. Manav önünden geçen gariban çocukları gibi yön dönüp geçip gitmek gerekir. Görmek yükümlülüktür can ocağına. Her renk farklı ağırlıkta gölge düşürür omuz başına. Toparlamaya çalışmak yaranın sızısını azaltabilir oysa izinin geçmesi şifası bilinmeyen hastalıktır.

    Birkaç pencere birden açık bırakılmış yüreğimde. Biraz rüzgâr esse çarpma sesi duyulur gözlerimden. Her teline ayrı bir keder yazılır sakallarımın. Dilimi öksüz bırakmak isterim böyle günlerde. Hayrından çok zararını gördüğüm dış seslerin gelip kapımı çalıp teselli vermesini yadırgarım. Severim is kokusu sinen şu yalnızlığımı. Ateşin gölgesinde çobanlık yaparım günahlarıma, yanlışlarıma. Her kitapta bir çâre ararım kulluğuma.

    Yetişmeyi, arzu etmeyi bıraktım artık. Somuncu Baba Mezarlığı'nın mezar taşlarında yazan doğum ve ölüm yılları yaşamanın geç kalmak olduğunu anlatıyor. Vârla yok arasında bir yerde insan. Varlığı doğum yokluğu ölüm. Yaşamak nerede kimse bilmiyor. Bilen de söylemiyor… 

    Yine de yorulduğumda gidecek bir yer olsun istiyorum. Tahir Büyükkörükçü hocamın söylediği gibi diri kabri olsa da gitsem. Neden ölü kabri değil de diri? Çünkü ölmek bir kere. Yaşamanın içerisinde saklı olan defalarca gece gündüz gibi gelip giden, dört mevsim gibi halden hale sokan ölümü kim biliyor? Orada yaşayan ölüleri bilen var mı? Ey arzuları dünyayla beraber kalan bedenim beni yoruyorsun. Biliyorum yaralanan ruhum yoruldun artık sen de gidiyorsun.