Rengine Kavuşamayan Kara Tahta

kara tahtama yüzünü çizerken rüzgar
e harfleriyle suluyorum çiçeklerimi
eteklerinde süzülürken dağlarım
üzerime düşüyor gözlerini anlattığım salkımlar
çölde şaşırıyor kürek çeken kayığıma serçeler 
püsküllü dallar
saçlarının busesini getirirken
yasemin kokularında
bütün çiçekler senden başlıyor
kayboluyorum seninle söğüt ağacı ellerinde
ünlüyor hiçliğimi, kirpiklerinin gecesinde gölgem 
â.. diye heceliyor kara tahtam

kiremitlerle hararetli konuşurken yağmur
menekşeler yürüyor sana doğru
ellerini öptüğünü görüyorum dantellerin
tembih ediyorum bütün damlalara
toplanan ellerde hangi renk olurlarsa pamuklar
incitmeyecek yüreğime merhamet diye yağan tenini
sensin sevgimin en güzel motifi

dolunay gördüğüm gecelerde
erguvanlar seni gösteriyor pusulamda
gelgit yaparken saçların
kürek, kayık ve ben 
boğulana kadar sükut yutuyoruz
kapalı havalarda gözlerine burkulurken yüreğim
sesinin yağmur kokusunu
eklemlerimde duyuyorum
Allah'ı hatırlatan fildişi tesbihim
afrika’da su kuyularını gezdirirdi
kanat takıp uçururken gök sofralarında
kimsenin duyamadığı nasihatlerle
aşkın gamzesi gözlerini
renk bilmeyen tahtama yazardı
parmaklarım, kanım çekilince kavuşacağımı söylerdi

elinde papatyalar anlardı halimi
laleler seni söyler bütün lisanlarda
toz yutan yol kenarlarında bileylerken kaderimizi
kör bıçak kurbanı olurduk ikimizde
yutkundukça biriken kan
şiir olup taşardı sözlerime
ayağı kırık kuşların merhamet ülkesinde
dudaklarınla konuşmak isterdim yeryüzüne
reçete yazarken sesin bütün hastalara
senin hastalığını arardım bütün tabiplerde

şimdi avuçlarını açmış
e noktasında seni yazıyor çiçekler
gökyüzü ile konuşurken gözlerim
topladığım bütün renkleri birliyor bulutlar
merhaba ey boğulmamak için çöle götüren kayığım
boğulacak yine bir damla bulduk kendimize
yeri ve göğü topladık sevgimize

Yorumlar